14 Ağustos 2014 Perşembe

Arabesk/Arabesk Yaşam ve Kültür Ayrımcılığı

Aslında bugünkü yazacağım yazıyı uzun süredir yazmayı planlıyordum. Sadece biraz araştırma yapmam gerekti. Birkaç konuyu inceleyeceğim bu yazıda başlıklar şu şekilde.

Arabesk
Arabesk Yaşam
Ayrımcılığın neden kötü oluşu(Arabesk konusu içinde alt başlık)

Bunu yazmak istememdeki nedene gelecek olursak, arabesk çok sevdiğim bir müzik türü olmasa da hep yanlış anlaşıldığını düşündüğüm ve son dönemde de bayağı aşağılandığını gördüğümden arabeski ve aşağılanma konularından dolayı ayrımcılığı konu aldım.

Arabesk nedir? Belki de cevaplanması gereken en büyük soru bu. Vikipedi'de baktığınızda bayağı farklı şeyler olarak karşılıyor. Bir bale pozisyonu vs. falan. Ama oradaki tanımı oryantal müziği olunca şaşırdım. Zira oryantal müziğe baktığımızda göbek dansı diyor. Aradaki mantıksızlığı siz düşünün. Bu konuda ben bile garipsedim durumu.

Arabesk dilimize Fransızca'dan geçmiş Arap tarzı anlamına gelen sözcüktür. Müzik türü olarak arabeskin geliş tarihi Vikipedi'ye göre 1940, başka kaynaklarda 1950'de Nuri Sesigüzel veya 1960'larda geldiği de söylenmekte. Nedenleri ise yasaklar yüzünden alternatif müzik arayışı olarak yazılmış(Radyocuların sevdiği müzklermiş ve yayılışı böyle olmuş). 

Arabesk deyince akla genelde karamsar kökenli müziklerin geldiğini hepimiz biliyoruz. Ancak anlamının Arap tarzı olması ve Mezdeke'nin de Arap kültürü içinde olduğunu düşündüğümüzde bu konunun daha da karışık hale geldiğini düşünüyorum. Ama yine araştırmalarıma göre arabesk kelimesi sözler yüzünden değil enstrümanların Arap tarzı kullanışından oluştuğunu gördüm. Yani arabesk Türk müziğidir. 

Enstrümanların arap tarzı kullanıldığını söylemiştim. Bunu eski -özellikle vurgu burada zira yeni müziklerde bu hava yok- Arap müziklerini arabeskle karşılaştırdığınızda anlıyorsunuz(Zaten birçok şarkıda arkadaki büyük orkestrayı göreceksiniz). Genelde ağır bir hava vardır. Ama Arap müziklerinde bunun nedeni aşk(aşk acısı değil sevgilinin güzelliği vs. Divan Edebiyatı'ndaki havayı düşünün) iken arabeskte bu daha çok salt acıya(isyan vs) kaymış vaziyette. Aralarındaki en büyük fark bu.

Bulduğum bir yazıda müziğin içindeki acı kavramı gayet güzel açıklanmış:

"Acı, Keder, dert, hüzün her yerde her şeyde vardır.Müzik anlamında bakacak olursak Türk sanat müziğinde de batı müziğinde de halk müziğinde de gani gani mevcuttur. Popüler müziğin kraliçesi diye tabir ettiğimiz Sezen Aksu dahi sözlerinde "Acıdan geçmeyen şarkılar biraz eksiktir." demiştir."

Arabesk yaşam olayı ise farklı bir dünya. Kullanımı büyük ölçüde yanlış olan bu kavram arap tarzı yaşam anlamına gelmekte. O konu farklı. Ona girersem ana konudan saparım. Bunu da aynı yazıdan örnekleyerek anlatayım isterseniz. 

"Bir de arabesk yaşam tarzı vardır. Sosyologların dahi yanlış kullandığı ve yanlış teşhis ettiği bi durumdur. Arabesk yaşamın anlamı Arap tarzında yaşamak demektir. Gecekondu yaşam tarzı veya eğitim seviyesi düşük kenar mahallede yaşayan insanların yaşam tarzı değildir.Bu Araplara hakarettir en başta."

Zaten bunu alıntıladığım yazı anlatacağım şeyler gayet güzel açıklanmış. Bayağı bir kaynak kullandığım için yazının sonunda kaynakça verme ihtiyacı hissettim. O yazıyı da orada bulabilirsiniz. Normalde alıntılayıp geçebilirdim ama yazıyı ben yazmak istedim.

Bir de bizdeki arabeske bakış açısı var. Onu şu yazı gayet güzel gösteriyor. Kendi lejantı bile oluşturulmuş(kendince).

http://sessizikra.blogcu.com/arabesk-nedir-nasil-yayilmistir/5103643

Bir de Radikal Gazetesi'nin 10 Soruda Arabesk başlıklı bir yazısı var. İlk madde anlamı konusunda gayet açıklayacıyken diğer maddeler müzik hakkındaki genel görüşü belirtmiş adeta. Ama yok yanında şu içilir gibi tabirler olmamış. Saçma durmuş. O yazının linki de altta.

http://www.radikal.com.tr/hayat/10_soruda_arabesk-1108268

Gel gelelim bu yazıyı yazmamdaki başka bir amaca. Ayrımcılık. Aşağılama. 

Fazıl Say'ın bir tweetinde Arabesk yaşama iğnelemede bulunması(daha öncesinde direkt arabeske de tepkisini koymuştur) beni bu yazıyı yazmaya itti. Yoksa farklı bir konuda yazmaya niyetim vardı. Böyle bir tepki toplum için belli bir öneme sahip birinden gelmesi rahatsız ediciydi. Bir de biraz siyasi bir meseleden yazılması daha da rahatsız ediciydi; çünkü bu gibi durumlarda tepki gösterirken insan karşısındakine dikkat etmez. Örneğin, yanınızda birileriyle televizyon izliyorsunuzdur. Ama izlenilen film yerine siz başka bir filmi izlemek isterseniz, o yüzden film IMDB'den 10/10 almış bir film olsa bile(öyle bir film var mı bilmiyorum) o filmden şikayet edersiniz. Yok bu böyle, yok şu şöyle diye. Şayet iyi filmse ve bunu anladığınızda yine filme laf edersiniz ama durumun verdiği o tuhaf hisle bu çok zayıf bir hale gelir. Bu durumu da ona benzetiyorum işte.

Benim burada tepki gösterdiğim şey onun bir müzik türü ve onunla oluşmuş bir kültürü aşağılanması. Ne olursa olsun, hiçbir kültür aşağılanamaz. Sevmeyebilirsiniz, bunu dile getirebilirsiniz ama aşağılayamazsınız. Bu genel bir tepki bu arada. Herhangi bir kişiye yüklenme değil. Öyle yaparsanız bu ayrımcılık olur. Bunu bir ırk üzerinden yaparsanız ırkçılık olur. Bu kadar ciddi bir durum ortadayken bunu yapmak doğru değildir. Dan Bilzerian Türklere küfür etmiş. Biz ona ne kadar küfür ettik acaba. Adamın hayatıyla ilgili yazı okurken ne adammış a... gibi cümlelerden başlar, bu son olaydan sonra bayağı uçar gider. Hadi kabul ediyorum onun yaptığı bu şerefsizlik adilik ciddi. Ama aynı ırktan insanların birbirine bunu yapması da hoş değil. İnsan kardeşine bunu yapmaz değil mi? İç savaşların normal savaşlardan daha tehlikeli olduğunu düşünen biri olarak bunu kınarım. Dediğim gibi, bu olay yüzünden yazdım ama tepkim bunu yapan herkese.

Bu ayrımcılık konusunda yine o içimdeki derdi anlatan yazıdan bir alıntı daha yapmak istiyorum:

"Benim kızdğım nokta arabesk ismiyle adlandırılan değerlerin aşağılanmasıdır. Batı arzı ve müziği yüceltilirken doğu tarzı ve müziğinin aşağılanması neden? Yada Türk Müziğini aşağılamak neden. Bu gün bunun en büyük savaşını Gencebay'ın kendisi vermiştir. Kazanmıştır da nitekim. Yöneticiler Değişmiş dahi olsa bir devlet kurumu olan TRT tükürdüğünü binlerce kez yalamıştır."

Bir de şu intihar vakaları vardır. Kimse alınmasın ama milletçe çok duygusal ve her şeyi içten yaşayan sıcakkanlı bir milletiz. Bunun gibi olayların olmasının üzülerek de olsa doğal karşılıyorum.

O yazı konu olarak daha farklıydı. Onu da bu paragraftan anlayabiliyoruz. Neyse. Sonuç olarak arabesk bizim sandığımızdan farklı. Ben bile arabeski bir Arap müziği olduğunu düşünürdüm. Ne kadar ben hiç Arap kültüründe o karşılaşmadım, nereden geldi bu kelime diye defalarca kez düşündüm ama bugün araştırırken öğrendim. Bir de bunun içinde siyaset oluşu ve benim de siyasetten nefret edişim bu yazıyı yazmaya zorladı. Bana göre ayrımcılığın her türlüsü tehlikeli. Her zamanda öyle olacak.

Son olarak kaynakçayı vereyim ve de bu yazıyı bitireyim.

http://forum.memurlar.net/konu/763692/ (Bu o alıntısını yaptığım yazı).

http://tr.wikipedia.org/wiki/Arabesk_m%C3%BCzik

(*) Bu farkı anlamanız için bu iki şarkıyı koydum.

Samira Said - Al Gaani Baad Youmain (Bu aralar kafamda bu var.)

https://www.youtube.com/watch?v=PY7d80RofNw

Adnan Şenses - Doldur Meyhaneci
https://www.youtube.com/watch?v=7mU8s9TrKOU

Not: Ne yalan söyleyeyim. Bu yazı bana bile uzun geldi. Okumuşsanız harbiden ama harbiden helal olsun. Bunu okumak sabır ister.