Geçtiğimiz hafta sonu okulda bir etkinlik gerçekleştirdik. Okul çapında gerçekleşmiş olsa da bayağı eğlendiğim, gene olsa gene yaparım dediğim bir etkinlik oldu. Okulumuzun kendi MBMTR'si her şeye rağmen güzel ve başarılı oldu.
Aslında düzenlenmeden önce neler oldu diye uzun uzadıya yazarım ama benim o konudaki katkım kitapçığın hazırlanması, plakların tasarlanması ve fotokopilerin bir kısmı olduğu için bu konuda konuşmak pek mantıklı gelmedi bana. Bu arada 35-37 sayfa Microsoft Word'de yazı yazarak bireysel rekorumu kırdım(Önceki rekorum 1-2 sayfa olmalı). Plaka tasarımı ise eğlendiğim bir kısımdı.
Etkinliğin okul sınavlarının bitmesinden sonra ve dershane sınavıyla aynı vakitte olunca birçok sınav üst üste yığıldı. Geçtiğimiz Cuma Edebiyat-Coğrafya sınavından sonra beynimin içinde oluşan o boşluk hissi anlatılmaz yaşanır cinstendi. Ki onun sabahında fotokopiler, turnuva maçları falan derken zaten dengem dağılmıştı.
Etkinlik günü okula giderken tuhaf hissettim. Buca'da takım elbise ve de papyonla merkezi olmayan bir kısmından okula(ki okul olması da garipti aslında) gittim. Bir ara durumu düşünüp boş boş gülümsediğimi hatırlarım. Vardığımda herkesin benden önce çalışmaya başladığını görünce şaşırdım. Genelde erkenci ben olduğum için tuhaf geldi. Klasik yemek vs. taşıma ve yerleştirme işiyle uğraştıktan sonra konferans salonunun düzenlenmesi vardı ki bunu iyi bildiğim için sıkıntı olmadı.
Açılış için duyuru görevi bana verildi(bizde bunun adı Eranlık yapmak oldu). Açıkçası etkinlikte en eğlendiğim kısımlardan biri bu duyuruları yaptığım kısımlardı. Nedense herkesin bir anda dikkatini çekmek komik geldi bana.
Açılışı kazasız belasız yaptık demek isterdim(kendi adıma) ama kaza beni açılışta buldu. Bir ara projeksiyon için sahneden indi ve geri dönerken sahneye çok güzel oturdum. Ancak bana garip gelen kahkaha atan yoktu(Aslında vardı da sandığım kadar çok ve gürültülü değildi). Doğrusu ortam ciddi olduğu için normal karşılamak gerek. Açılış videosuyla, konuşmalarıyla başarılıydı.
Bu tip çalışmalarda her daim delege olmuş olan ben herkes çalışmalara başlayınca ister istemez çalışmalara girme ihtiyacı hissettim. Böylece delegeliği özlediğimi de anladım. Sabah örnek müzakerelerden sonra kulis çalışmalarında bunu çok daha iyi kavradım. Bir gruba yardım etmek isterken olaya kendimi bayağı kaptırdım. Aslında tek yaptığım onların düşüncelerini biraz düzenlemek oldu. Onun dışında zaten geri kalanı onlar da halletmişlerdi. Bu arada bu yüzden bütün komitelerde eşit kalayım derken bir tarafa kat kat daha fazla kaldım.
Dedikodularda papyonuma yönelik mesajlar gelince şaşırmadım değil. Kim yazdığını sormadım ama yazanı hala merak ediyorum. Ayrıca ben hayatım boyunca papyon taktığım için övgü alacağımı düşünemezdim. Sadece dedikodu kutusundan övgü gelmedi çünkü.
İlk günü kalan yemekleri de eve götürdüm. İşime de gelmedi değil. Beleş yemeğe hayır demeyeceğim tabi ki.
İkinci gün tartışmalara pek katılmak istemesem de yine katıldım. Arada gelen misafirlerin duyurularını komitelere yapmak ayrı zevkti. Zaten normal şartlarda bunu ben yapıyorum. Bir de organizasyonun işleyişi ile ilgilenen ben için gayet güzel oldu. Alelacele bir o yana bir o yana gitmek güzel oldu. Arada dışarıda muhabbet de ettik tabi.
İlk gün yardım ettiğim protokolü takip etmek güzel oldu. Geçtiğini öğrenmek daha da güzel oldu. Doğrusu bütün önergeler geçmiş. Düşündüm de en güzeli bu olmuş bence.
Bu arada delegeler bayağı iyi iş çıkarttı. Birçok madde bent ve fıkralarına açıldı, açıkları kontrol edildi. Açılışta bahsettiğim ciddi ortam burada bayağı kendini gösterdi. Tek sıkıntı usule uygun yazmaktı. O da kolayca halledildi. Tartışmalar da başarılıydı. Beklentilerimizin üstündeydi her şey.
Sonrası kapanış. Aslında anlatabileceğim şeyler vardır belki ama bilemiyorum şu an aklıma gelmiyor(Kapanış konuşmamda da bu sıkıntıyı yaşadım). Gelirse metni güncellerim. Kapanışta herkes konuşmalarını yaptı. Ancak delegelerden biri bana İstanbul'daki halimi hatırlattı. İstanbul'daki kapanışta ben nasıl uyarı yediysem o da uyarı yedi, ben nasıl her şeyi anlatmak istediysem o da her şeyi anlatmak istedi. O an kendimi gördüm sahnede. Aslında uyarı almamasını istedim ama yine uyarı geldi. Hatta ben bile konuşurken uyarı yedim ve yine anlatacaklarım karıştı orada. O yüzden sözümün kesilmesinden nefret ederim. Hatta o yüzden reddediyorum falan dedim uyarıyı yapan genel sekreter olunca yapacak da çok şey yoktu. Kapanış da açılış gibi güzel gerçekleşti.
Velhasıl bir etkinlik de böyle bitti. Ama etkinlikler ve okul hala bitmedi. Bu etkinlik dolayısıyla 12 gün okulun yüzünü göreceğim. VE hala kafamın içinde o tuhaf boşluk var. Yorgunluktan olmalı. Ayrıca bu aralar okulda diğer etkinliklere de gidiyorum. Açıkçası bu yüzden o eski sıradan ama huzurlu günlerimi özlüyorum. Okul çıkışı evime zevkle yürümeyi, evimde yan gelip yatmayı. Özellikle son bir ay bu özlem doruklara ulaştı. Ama daha o günlere çok var anlaşılan. E ne diyelim? Hayırlısı.