25 Mart 2018 Pazar

Giden 2017 ve Geçen Hayat


Yıllık yazma bahanelerimden biri olan bu sevgili yazıyı daha öncesinde yazmak istesem de tam yazmam gereken dönemde başlayan yoğunluk bir azalır gibi olunca yazayım dedim. Bir azalır diyorum çünkü yaklaşık bir hafta sonra sınavlarım başlamış olacak.
Normalde yeni yıl girdikten bir ay sonra yazmaya çalışırım. Ama bu sene etkinlik üzerinde çalışmaktan o dönem vakit bulamadım. Sonra etkinliğin girmesi ve daha sonrasında başka etkinliklerin araya girmesi yazının olması gerekenden bir ay daha gecikmesine neden oldu zaten kronolojik olarak hareket ettiğim için büyük ölçüde bunlara da değineceğim.
2017, geçen yılki yazımdaki endişelerimden farklı geçti. Hani kötü başladı ama o kadar da kötü bitmedi. Güzel demek ne kadar doğru bilmem(genel şartları da düşününce) ama insan belli bir raddeden sonra buna da şükür diyor.
Son dönemde Facebook'un veri sızdırma olayından sonra burada yazmak garip olsa da bazı alışkanlıklarımı yenemiyorum. Bilmeyenler için(bilen var mı diye sormak daha doğru belki) yazımı ilk başta Facebook'ta yazar sonra bloglarıma aktarırım. Girişi daha da fazla uzatmadan konuya geçelim. Zira şu an bu yazı yetişmezse ben daha zor tamamlarım bu yazıyı.
Anlatmadıklarım arasında ilk anlatabileceğim şey sanırım üniversitede rektörlük topluluğu kurmamız. Aslında 2016 Yaz aylarında başlayan süreç 2016 sonunda yapılan başvuru ile onay aşamasına geçmişti. Ve 18 Ocak 2017 itibariyle resmi olarak kurulmuş olduk. "Dokuz Eylül Üniversitesi Model Birleşmiş Milletler Topluluğu". Ve yeniden konferans salonlarına dönmenin, yeniden MBM içinde olmanın mutluluğunu yaşadım. Bu sefer bir yıl önce başlamanın verdiği rahatlık olmakla birlikte daha önce yapılmamış veya az yapılmış işlere girişmenin de heyecanı vardı. İleri kısımlarda bu konuya değinmek en mantıklısı.
Kar yağmasını da es geçmemek lazım. 10 Ocak 2017 güzel bir kar yağışı ile karşıladı. Tabi dayanamayıp çıktım dışarı. Yaklaşık 1,60 boyunda kardan adam güzeldi(Sırık gibi olsa da). Yazının buraya kadar olan kısmı aslında geçen yılki yazıyı yazmadan önce olduğunu belirtmem gerek. Yazı sonrası kısım aşağıdan itibaren başlıyor.
MBM'ye ilişkin olarak ileride değineceklerim demiştim yukarıda var ama kronolojik sıraya göre muhakkak anlatmam gereken bir şey var ki o da Ankara'ya gitmem. Hayatımda ilk kez Ankara'ya gittim. Tabi ki yine etkinlik için. Ama bu sefer cebimden karşılamak üzdü. Bu gidiş aynı zamanda ilk kez uçağa binmem anlamına geliyordu. Uçağın basıncı ilk uçuşumda kafayı bulup pembe noktalar görmeme, ikincisi ise kulak ağrısına neden oldu. Ama zevkliydi. Ankara da beklediğimden güzeldi. Etimesgut'un yokuşları şaşırtsa da, Kızılay metro hattı beni benden alsa da(!) merkezi güzel. Kızılay demişken, bizde ne kadar Konak merkez olsa da bir Kızılay değil dedim. HEr yere gitmek neredeyse Kızılay'a uğramanıza neden oluyor. Hoşuma gitmedi. Öte yandan özel halk otobüsü gerçeğini görmek de şaşırttı. Ankara Kart'ı basacak yer bulamamak komikti. Neyse ki, İzmir'de Kentkart öncesi biletli sistemleri bilmem işin içinden kolay sıyrılmamıza neden oldu. Anıtkabir ve Kurtuluş Savaşı müzesi güzeldi. Ha keza Aspava da. Ankamall'a gitmekle beraber bir kez daha AVM gezmenin mantıksızlığını gördüm. Benim için ilginç ve zekliydi. Hızlı yağıp tutan kar görmek de cabası. Ankara'ya ne kadar gezmek için gelmişim gibi dursa da BM Ankara Merkezi'ni ziyaret ettik. Orada belli noktalarda ilginçleşen görüşmeler sonrası belli ölçüde tatmin olarak ayrıldık.
Bir de yeniden YGS'ye girmem var. Açıkçası kitap açmadan girmenin rahatlığını görmekle birlikte konuları unuttuğumu da gördüm. Ona rağmen Matematik 22 net. YGS-5 60 bin olmak güzeldi. Ama 60 lira vermek değildi. LYS'ye girmedim zaten. Evde çözerim dedim çözmedim. İstatistiklerine bakmıştım diye hatırlıyorum. Yine de 2015'ten daha kolay bir sene oldu diye kalmıştı aklımda. Konu gelmişken söyleyeyim. Bu yıl tek hafta sonu iki oturum olması garip. Umarım ilk oturum öğrencilerin önünü kritik şekilde kesmiyordur. Yoksa boş yere sonraki yıla kalacaklar. Mezuna kalmak kötü değil ama sonraki sınavda iyi yapıp yapabileceğin yere ilk sınav kötü geçti diye girmemek kötü olur.
Tabi ne kadar anlatmasam da tek topluluk işim bu değildi(Tek işle ilgilenmeyi sevmiyorum sonuçta). Fakültemde de Hukuk Ezgi Topluluğu'na girdim. Sahne önünde pek olmamış olsam da liseden kalma iyi bir sahne arkası geçmişim vardı sonuçta. Ne kadar ses sistemi anlaşılan firma ile kurulsa da kendime iş bulabilirim demek. Zira önceki senede olan iki konserde de seyirci olmak sinirlerimi bozmadı değil. HET'e katıldım, solist seçmesinde şansımı denedim olmadı ama  back vokal olarak sahnede yer aldım. Ama ikinci bölümde herkesin görmediği ama görse bile giremediği yetkili odasına girdim. Reji odasına. Tabi konserde okuldaki ses mikserini kullanmasak da(hazır sistem geliyor), oradaki sistemi keşfetmek ilerleyen dönemlerde işime bayağı yarayacaktı. Back vokal olmamdan dolayı çalışmalara geç katıldım. Ama öyle ya da böyle bir şekilde konserden sorunsuz çıkmak güzeldi. İlk bölümde görevim bittikten sonra tabiri caizse yancı olarak reji odasındaydım. Arka alanı hala sevdiğimi gördüm. Ve gerçekten moral motivasyon olarak yüksek bir döneme girmemi sağladı. Tek eksiğim konferans salonu işletmekmiş meğer. Eşyaların konser sonrası taşınmasına girmiyorum bile.
Ağabeyim Haziran'da askere gitti. Odanın bana kalması güzel olmakla birlikte, onun işleri hala uğraşıyorum. Alışkın olduğum için pek de sorun olmadı açıkçası. Tabi Manisa'da zehirlenmenin kıyısından döndü. Haşlama tavuk sevmemesi işine yaramıştı. 13 günlük acemiliği sonrası usta birliğinde sağ omzundaki yağ bezesini aldırarak 1 ay da oradan tatil yapması mükemmeldi. Şanslı biri olduğunu düşünürüm ama hayatım boyunca onun kadar talihsizini görmedim.
Konser sonrası süreç daha çok sınavlara hazırlan ve gir şeklinde geçti(Arada I. DEUMBM için yapılan toplantılar da var). İkinci vize beklediğimden güzel geçti ama finallerde bir ders kötü bir sürpriz yaptı. Onun yüzünden Temmuz ayında sınava girmek aynı zamanda tatile de geç girmeme neden olmuştu. 18 Temmuz sonuçlar açıklandı ama tatilimin çoğu gitmişti zaten. Verimsiz tatiller kervanına bir sene daha katıldı.
Son yıllarda en çok bahsettiğim şeylerden tatillerimin kaynaması ve bunun beni germesi. Ama gerçekten de dinlenmek önemli. İnsandaki sinir ve stresin de bir nedeni bu. Buna alışmakla birlikte daha çok yorulmama neden olduğu da açık.
Tatilin son dönemlerine doğru anneannemin ve hiç görmediğim teyzemin gelişini işleri hareketlendirdi. Uzun yıllardan beri görmediğim bir misafir akını oldu eve. ama zevk aldım. Ne kadar belli konularda kısıtlansam da.
Tatil ile ilgili son söyleyebileceğim şey saç uzatmam. Geçen yıl 6 Şubat gibi kestirdikten sonra Temmuz ayında saçımı kestirmeye üşendim. Bir kere de uzatayım dedim. Ve sonuç hala saçlarımı kestirmedim. Bir şekilde o saçlar gidecek ama ne zaman ve nasıl kısmı muallakta. Ama saç uzatmak uğraştırıcı ve yorucu. O yüzden bereler(ve ileride bandanalar) en yakın dostum olacak gibi.
Verimsiz olarak nitelendirebileceğim bir tatil sonrası yeniden okula döndüm. Ve yeni bir okula da başladım. AÖF'ye. Aslında tarihleri kaçırmasam 2. sınıfın başında gidecektim ama tarihi kaçırınca böyle oldu. Radyo Televizyon Programcılığı okumaya başladım. Spikerliği seven bendeniz için önemli. Ne kadar sonrasında spikerlik kursu düşünsem de işin böyle bir yanını da görmek güzel. Harç ödemesi ise can yakmıyor değil açıkçası. Ama katlanıyor insan. Tabi bu sayede çan sistemi ile de tanıştım. 38 ile ders vermek mükemmel bir his. Buna rağmen 3,03 ortalama yaptım ilk dönem. Ben daha orada çok okurum sanırım. Bu dönem vizelerim ile birlikte ilk dönemi vermeye çalışacağım.
Okullar açıldı tabi. Belli bir kesme göre üniversitenin en zor senesi. Değişen takvim ile birlikte daha yakın tarihteki sınavlar vs. derken ilk dönemdeki az kaza ile kapattık. Beklediğimden daha iyi ama hala çalışmamın gerektiği bir sonuç var.
Tabi bu ilk dönem sürecinde yine topluluk işleri var. MBM tarafında ev sahibi olmasını temenni ettiğimiz fakültede bir tek ben olunca yer ayarlama işleri bana kaldı. Hele ki başta sadece direktör iken sonrasında kabine ekibine katılmam mükemmel yoğunluk yarattı. İşin çeviri boyutu beni bitiren kısımdı. İlk defa iki seçmeli dersimden muaf olduğum bu dönemde tatil olmasını beklediğim her an çeviriye gitti. 5 hafta gibi bir süre yapıyor bu da. Son hafta da zaten etkinlik. Bu sayede Google Translate'in ne kadar iyileşmiş olduğunu gördüm. Bazen çıldırttı ama işlerimi bayağı kolaylaştırdı. Ve beklediğimden de iyi şekilde UAD'yi üniversite düzeyinde ilk kez Türkçe yaptık. Kriz komiteleri de mükemmel  geçti. 3 gün boyunca durmaksızın koştum. Okulun projeksiyon kumandası bende kaldı bir süre(bir diğerini de bozdum). Garip ama güzeldi. O hafta her gün okula gelmem vs. derken 2-3 kilo vermişim. Zaten zayıflama döneminde olunca uzun bir aradan sonra 70 kilo barajının altına düştüm. Ve evet bir deri bir kemik kaldım. Yaz'a kadar da zor alırım gibi duruyor.
Bunda bozuk uyku düzenim ve atladığım öğünlerin payı büyük. Ne yalan söyleyeyim, daha düzensiz olduğum bir dönem yok. Ağabeyim askere gittiğinden beri daha fazla dağıtabiliyorum odayı. Gına gelince topluyorum. Dönünce ne olacak hiçbir fikrim yok tabi. Hayırlısı.
MBM sonrası ikinci dönem başladı. O da yetmezmiş gibi Kurgusal Duruşma ile uğraşmaya başladık. Hukuk Fakültesi'ni tercihlerime yazarken adliyelerden nefret ederek yazdım. Birinci sınıfta adliye inceleme raporu sırasında haklılığımı gördüm. Medeni Usul dersi ile avukatlığın ve hakimliğin de ne kadar zor olduğunu uygulamalı olarak gördüm. Bir dilekçe ve karar yazmak ölüm. Avukata parasını vermeyeni Medeni Usul dersine sokmak lazım bence.
Bir de Amerikan Futbolu var. Amerikan Futbolu'nu oyuncu olarak bıraksam da hala takımın bir taraftarı olarak maçlara gidiyorum. Öte yandan bu sene bayağı iyi gidiyorlar. Süper Lig'de yarı final-Odtü'ye karşı. Heyecanla maçı bekliyorum. Geçen yıl 1. lig finalinde kaybettikleri Boğaziçi de yarı finalde. Bakalım neler olacak?
Bu yılki son aktif işim şüphesiz HET konseri(Pasif olarak sonraki yılın MBM'si var). Yine solist seçmelerine girip back vokal olarak dahi seçilemedikten sonra bari vakit geçsin diyerek gittiğim(ki onlar da zevkliydi) çalışmalarda şartlar gereği ışıkların bana kalacağını duyunca bir motive oldum. Geçen yılda gitmiştim ama bu sene hakimiyet tam bende olacaktı. Birçok plan yaptım. Belli şarkıları önceden dinledim. Bazılarına doğaçlama girdim. Ama sadece son gün ışıkların verilmesi işleri zorladı. Yaklaşık 8 saat ışık odasında deneme-plan yaptıktan sonra konsere girdim. Belli hatalarım olsa da(seyircinin gözüne o kadar da batmayacak cinsten) kazasız belasız çıktım. İnsanlar da beğenmiş. Motivasyon tavan tabi. Şimdi de sınavlara gireceğim onlar ne olacak hiç bilmiyorum. Hayırlısı.
Kronolojik olarak yazacaklarımı tamamladım(umarım). Bir de işin klasik kendi iç dünyamı değerlendirme kısmı var.
Ne yalan söyleyeyim 2017'de kendimden daha fazla nefret ettim ama son dönemde biraz daha şevk kazanınca her şey daha bir güzelleşti benim için. Umarım böyle devam eder. Kötü şeyler yaşasam bile kendimi sevmem beni daha rahatlatır gibi hissediyorum.
Öte yandan üniversite hayatım gün geçtikçe lise hayatımın tekrarına dönüyor. İkisine de sıfırdan başlamam, birden fazla işe girişmem. Kısa süreli spor takımı macerası. Notlarımın daha düşük olduğu dönemler, etkinlik yoğunluğum, tanıştığım insanların benzerlikleri gibi birçok açıdan benzer birbirine. Hoşuma giden bir durum değil tekrar düşmek ama iki dönemdeki ben aynı olmadığım için o kadar da tekrar hissi vermiyor. Ve bayağı zevk alıyorum.
Sonuç olarak bir yıl daha böyle geçti. Umarım önümüzdeki yıl bu kadar gecikmem. Kafa dağıtmak için yazı yazmak hala çok önemli benim için. Son olarak, sabrınız için yine teşekkürler.