Son 3 yıldır her Haziran sonu-Temmuz başı gibi yayınladığım yazımı yayınlamanın vakti geldi. Bu sene bayağı bir dolu olacağına inandığım bir yazı geliyor. Zira bayağı fazla şey yapma fırsatı buldum. Ne kadar 29 Haziran civarı yazıyı yayınlamaya çalışsam da elimde olmayan nedenlerden dolayı yazı gecikebiliyor.
Aslında bu bir noktada iyi oldu. Çünkü bugün Karşıyaka Tramvayı resmi işletime başlıyor. Bugünkü yazının bir kısmı ona ait olacağı için iyi oldu dediğim gibi.
Konu: Eshot ve icraatleri
Not: Yazı tabi ki de uzun. Her zaman olduğu gibi. Hatta en uzunu bu.
Geçen seneki yazıdan bir-iki hafta sonra Eshot sanki o yazıda koymayayım diye belli duyurular yaptı. Kentkart'ı tamamen bitirmek isteyen Eshot ulaşım kartı değişikliğini duyurarak bu noktada somut bir adım attı. Kart değişim başvurusu, kart başvurusuna benzer yapıdaydı. Yeni fotoğraf, yeniden para yatırma gibi işlemlerle uğraştı öğrenciler. Neyse ki internet üzerinden de para yatırılabiliyordu da dekont vs. uğraşmak zorunda kalmadı kimse.
Ama kart değişiminde ücret alınması delirtmedi değil. Bana göre olmaması gereken bir şey ama Eshot bunu kanuni gerekçeye bağlıyor. Ve haklı bir gerekçe gibi duruyor. Konu tüketici hakem heyetine gitti yıl içinde ama bu bizim konumuz değil diyerek reddetti heyet. Sanırım Danıştay'a gidecek ama kesin bir şey duymadım.
Kart değişim başvurusundan 1,5 ay sonra kartların gelmesi üzse de kartımın üniversiteme gelmesi çok hoşuma gitti. Anlayacağınız Tınaztepe 40 yılda bir işime yaradı. Tınaztepe ile ilgili duygu ve düşüncelerim farklı bir yazı konusu olabilecek nitelikte olduğundan daha uzatmıyorum.
Yalnız bu kart süreci yine beni güldüren bir olaya imza attı. Fotoğraf noktasında denetimde belli noktaları es geçen Eshot Beckham fotoğraflı öğrenci kartı çıkardı farkında olmadan. Sonrasında iptal ettiği gibi 40 adet kartın böyle olup iptal edildiği de eklendi. Haberdeki son cümle ise düşündürücüydü. Tam hatırlamıyorum ama olay güldürse de resmi evrakta yapılan işlem doğru değildir şeklindeydi. Resmi evrakta sahteciliğe doğru uzanan bir süreç dahi olabilirdi.
Öğrenci ve öğretmenler için olan kart değişimi normal vatandaşa yeni kart alın yoksa kartınız iptal olacak şeklinde yansıdı. 4 aydan daha uzun süreç verilse de değişim için ister istemez uymayanlar da oldu. Ama yeni kartların belli yerlerde zorla kılıfıyla satılmaya çalışılması o dönem gündeme oturdu. Eshot sitesinden duyuru yayınlayarak olaya müdahale etti. İnsanlar kılıfsız da alabilme imkanına sahip oldu.
Eski kartları ben de koleksiyon yapmaya başladım. Elimde ilk kentkartlardan bir miktar olduğu için kendiminkini de alıp saklamaya başladım. Varsa boşta alırım. Zira tasarımı çok güzel kartların.
Kart değişimi bence olması gereken bir şey değildi. Dediğim gibi Kentkart'ı tamamen yok etmek için yapılan bir hamleydi bana göre. Yazılımla çözülemeyecek bir sorun olmadığı kanısındayım. Yeni özellikler bile uyarlanabilirdi. Yeni özellikler demişken; yeni kartlarla birlikte Aşık Veysel Rekreasyon Alnı Buz Pisti'nden akıllı tuvaletlere kadar birçok noktada kullanıma açıldı. Belediye hizmetine bu tür kolaylıklar getirilmesi güzel.
Kart değişimine ilişkin şunu da eklemem lazım. Duyurudan sonra Kentkart döneminden kalan kartların kullanımı garipleşti. Kartlar daha bir yavaş çalışır oldu. Yeni kartlarda buna rastlamadım. Bunu da Kentkart'ı bitirme olarak yorumluyorum.
Kartlara ilşikin son olarak; Belediye ileride yeniden Kentkart ile anlaşabilir mi sorusu ilk dönemlerde aklıma gelen bir soruydu ama gerek yaşanan olaylar, gerekse Belediye'nin İstanbul ve Ankara misali kendi temelinde oluşturduğu sistemi kullanma isteği bir daha böyle bir dönüş olmayacak dedirtiyor.
Geçen yıl Belediye'nin 304'ü ben ekşi sözlük'te neden Konak Tünelleri'ni kullanan bir hat yok dedikten sonra koyduğunu yazmıştım. Bu sene de benzer bir durum oldu. Geçen seneki yazıda ben neden internet üzerinden yükleme yapılamıyor demiştim ve birçok yerin kredi kartını kabul etmediğini aktarmıştım(Hatta bu yüzden Konak'tan eve yürümek zorunda kalmıştım). Eshot sesimi duymuş olsa gerek(!) yine yazıdan çok da uzun olmayan bir süre sonra online yükleme hizmetini getirdi. Sistemi yağmurlu bir İzmir sabahında denedim. Çok da güzel çalışıyor. Belediye neden bunda bu kadar geç kaldı anlamak güç. Kentkart'ın neden kendi döneminde getirmediğini de.
Hazır Eshot beni dinliyorken(!) söylemeden edemeyeceğim. Kentkart ile alışveriş imkanı da getirse mükemmel olur. Yıllardan beri hayalim. Ve bazen öyle bir durum oluyor ki ulaşım kartındaki para cüzdan hatta kredi/anka kartından daha fazla oluyor. Passolig kafasında bir uygulama fena olmaz.
Belediyenin bu sene getirdiği bir başka yenilik ise gece seferlerinde(22.00-6.00) kadın yolcuların istediği yerde inme özelliği diğer büyükşehirlerden sonra gelmemesi abes kaçardı herhalde.
Duraklarda asılı olan tabelalar yerine direkler konulduğunda geçen seneki yazımda bahsetmiştim. Aslında tabelalar direkler geldiğinde vardı ama sonra kaldırıldı. Ama sorun şu ki, tabelalar hala çalışmıyor. İnternetten bakılıyor ama durakta görünce daha kolay ve masrafsız oluyor. Ve insan madem çalışmayacaktı niye koydunuz diye düşünmüyor değil. Ayrıca metroda bulunan mini bilgisayarlar var. Onlar da çalışmıyor veya düzgün çalışmıyor. Eskiden çok düzgün çalışan istediğiniz hattı öğrenebildiğiniz bir sisteme sahipken nasıl bu denli düşüş oldu bu noktada bilemedim.
Otobüslere ilişkin başka bir düzenleme ise Bahribaba(Konak)'ta yaşandı. Otobüslerin yerleşim yerleri ve Bahribaba'ya iniş şekilleri bayağı bir değişti. Artık kimi araçlar Karataş'a kadar inmek zorunda. Eskiden en fazla Millî kütüphaneye kadar inerlerdi. Konak Tünelleri sonrası belli düzenlemeler gerekliydi. Açıkçası yerinde bir düzenleme olmuş. Ne kadar YKM'nin karşısı biraz curcuna olsa da diğer noktalar daha açık.
Ne kadar Eshot otobüs noktasında belli yenilikler yapsa da belli sorunlar hala devam etmekte. Mesela araç içlerindeki navigasyonlar hala düzgün çalışmıyor. Kentkart dönemi 2008 araçları dönemi bu noktada en başarılı dönemdi. Bazen durak seslerini duymuyorum. Artık ben mi dikkat etmiyorum yoksa gerçekten mi yok diye düşünmeye başladım.
Bir diğer sorun ise aynı güzergaha giden araçların arka arkaya gelmesi. Bilerek yapsa bu kadar güzel yapamaz dediğim bir sorun var. Örneğin 285 ile 374'ü ele alalım. Bu iki aracın tek bir farkı 374'ün bir noktada İzkent'e dönüş yapması. Sonrasında ikisinin son durakları dahi aynı. Bu iki araç büyük ölçüde aynı güzergahı gittiği için ikisinin belli aralıklarla gelmesi lazım. Ama çoğu zaman ya çok kısa farkla ya da arka akaya geliyor. Bu da o kısa aralığı kaçırana kötü oluyor. Belki Eshot'un fikri herkes gelsin öyle alalım(Metro-İzban misali) öyle daha ucuz olur yönünde ama trafik vb. unsurlar ele alındığında pek de mantıklı olduğunu söyleyemeyeceğim.
Bir diğer sorun ise Eshot'un çakallığı. Öğrenci kartları bilindiği üzere öğrencilik süresince kullanılabilen kartlar. E tabi işin bir de mezuniyet vb. durumlar var. Ancak sonrasında Eshot kartın içinde kalan bakiyeyi kişiye iade etmiyormuş. Bir daha öğrenci olursanız o zaman kullanırsınız diyormuş. Bunun adı kepazeliktir. Saçmalıktır. İnsanın sırf bunun için inat yapıp Açıköğretim'e kayıt olup kartı sıfırlayıp okul bitiresi geliyor. Tabi direkt sıfırladıktan sonra mezun olmak da bir çözüm.
Yıl içerisinde zam yapıldı kartlara. İlginç yanı normalde zamlar otobüs camlarına duyuru olarak asılırken önceden bu sefer asılmadı. Ben önce haberlerden gördüm(Zammın İzmir BB Meclisi'ne sunulacağını). Sonra basarken geldiğini keşfettim. Belki ben görmedim ama ilginç bir durum. Öte yandan geçen yılın başında 10 kuruş bastığımız üniversite içi araçları an itibariyle %300 zamlı haliyle 40 kuruş olarak hizmet veriyor. Hadi ben kullanmasam da olur da mühendisler ne yapsın? Uzaktan gelen 90 dakikayı kullanır ama Tınaztepe'de oturana haksızlık bence.
Tınaztepe demişken, geçen sene 878'in içeri girdiğinden bahsetmiştim. Yeni mi geldi, daha önce de var mıydı bilmiyorum ama artık 490 ile 671 sabah saatlerinde(08.00-09.30) Tınaztepe Yerleşkesi'ne giriş yapıyor. Bu da rahat bir özellik. Gözler 304'ü de aramadı değil ama yok maalesef.
Tınaztepe hakkında son ekleme: Şu an yeni asfalt döküldü ama nasıl asfalt döküldüyse yolun minik bir ksımında yolun seviyesi kaldırımdan daha yüksek. İzsu çalışmaları nedeniyle düzenlemeler yapılırken bu ilginç gelen bir durumdu.
Yılın en büyük sorunu kart değişimi dönemi oluşan kuyruk değildi bence(değişim sonrası bakiye aktarımı için belli noktalarda uzun kuruklar oluştu). Kimsenin o olduğunu düşündüğünü sanmıyorum çünkü İzban grevi hayatı felç etti İzmir'de.
Yanlış hatırlamıyorsam Belediye ile İzban vatmanları(makinist diyesim geliyor ama belediye de vatman olarak niteliyor, ayrıca tren değil banliyö/metro sistemi söz konusu) arasında zam konusunda anlaşmazlık yaşanınca İzban vatmanları greve gitti. Ve İzban'ın ne kadar belkemiği olduğunu da gördük. Herkes otobüs ve vapurlara yığıldı. Eshot ek sefer koydu. 2-3 hafta birçok kişi için zor oldu. İlçe değiştirmediğim için genelde pek de sorun olmadı benim için ama o dönemde metro dışı alternatif çözümleri kullanmak zorunda kaldım.
O dönem yaşadıklarıma değinmeden önce şunu belirtmem gerek; yıllar önce bu yazıyı ilk yazdığımda kalabalığı engellemeye çalışan Eshot'un kalabalık oluşturduğunu söylemiştim. Ancak o dönem hesaba katmadığım bir şey vardı, alternatif yokken ana sisteme zarar gelirse ne olacaktı? İşte bu grev bu sorunun bir cevabı adeta. İzban zaten sınırları zorlayacak derecede kalabalıklaşmaya başladı. Herkes de sağ olsun kapının önünden çıkmadığı için İzban/İzmir Metro'dan inmek eziyet oluyor. Konuya dönersem Belediye bunun bedelini ağır ödedi. İzmir'in altyapısının %100 demiryolu için hazır olmadığını yazdım ilk yazıda. Belediye de bunun farkında olacak ki ağı genişletmeye devam ediyor. Buna aşağıda değineceğim yine.
Ben sadece bir kez İzban yerine otobüs kullandım grev döneminde. Onda da 304'ün ulviliğini gördüm. Kemer Kuduz Tedavi Merkezi(Evet, köpek ısırdığı dönemde oldu)'ne gitmem gerektiği için ve İzmir Metro çalıştığı için Konak'a inip, oradan da İzmir MEtro ile geçtim. Demiryolu'nda birden fazla sistem kullanan Eshot nedne alternatifleri kaldırır bu da buradan çıkan başka bir soru?
Sorun noktasında en ilginç yer Adatepe otobüs garajı. Şu an eskiden araçların çıktığı yer kapalı. 104'ün hattı onun için biraz yamultuldu. Araçtan yönelik sorunum yoktu ama Barış Manço Ormanı'nın yukarısından gelen adam öte tarafa geçmek için neredeyse Dokuzçeşmeler'e kadar inmek zorunda olması garip. Google Maps'ten görebildiğim kadarıyla o doğrultuda yol yok. Neden kapattılar hiçbir fikrim yok eğer alternatif yol yoksa. Orada hala devam eden yapılaşma mevcut bu arada.
Belediyenin en heyecan veren icraatlerinden biri kesinlikle Elektirikli otobüs. Şu an 20 tanesi kullanımda. 400 tane de sonrasında gelecek. Yazı için özellikle binmeye çalıştım son günlerde ama Konak'ta pek bulunmayan bir araç sanırım mesai saatlerinde. Tınaztepe'den daha rahat binilebiliyor öğlene doğru. Ben binmek için bayağı bekledim. Ama yazı için buna katlandım. Kimse okumuyor olsa da.
İçinde sayabildiğim kadarıyla 12 USB girişi var. Ben şehirlerarası otobüs misali her koltuk arkası olur dedim ama standart otobüs tasarımına yakın bir yapısı var. Ondan normal dedim. Keşke üzerinde kaç volt-amper olduğu yazılsaymış da insanlar ona göre fikir edinseymiş dedim.
Öte yandan 2007'den bu yana arka tarafın 5'li olduğu bir otobüs araç filosuna girdi. En son 2007 girişli temiz çevre-yeşil motor otobüsler vardı öyle. Ondan sonra hepsi saçma bir şekilde arka tarafı 2,5-3 kişilik motoru garip alçak araçlarla geldi(Varsa istisnası tek tük ve şehir içinde değil). 2007 aracı ise yüksekti. Bu yeni gelen araç ise hem alçak hem de arka tarafı 5'li. Yaşasın elektrik motoru. Elektrik motoru demişken ekleyeyim; Belediye motor sesi yok diyor ama motor sesi var. Tabi ki de benzin-dizel otobüslere göre daha az ama var. Ben motor sesinden şikayetçi değilim seviyorum ama sevmeyenler için bunu da eklemek gerek.
Tasarım noktasında ilginç bir araç. Arka 5'linin önünde ayakta yolcu almak için boşluk bırakılmış. Böyle dolmuşlar vardı aklıma o geldi görünce. Öte yandan arkada tutacak yok, orta kapının oradakiler ise sabitlenmiş. Duracak tuşu ise üzerinde Stop yazan, yatay basılabilen bir tuş. Sanırım millet yanlışlıkla basmasın diye öyle tasarlanmış. Onun dışında kapısı geniş ve standart otobüslere yakın.
E-KARAT(elektrikli) otobüslerin gelişini yeni oyuncaklarını sergilemeyi seven çocuk misali aracın her yerini çıkartmalarla saran belediye bazı yerlerde görüşü kapatmış. Kamil Koç ve bilumum otobüs firmalarına dönmüş araç. Doğrusu benzer durum 2000 civarında giren ve İzmir Metro'yu duyuran araçlarda vardı sanırım. Kendi reklamını yapmayı haklı olarak seven belediye araçlar üstüne normal reklam alsa ya o zaman diye sormak istiyor insan ister istemez. Son olarak teknoloji sitelerinde bile haber olan bir gelişmeydi elektrikli otobüs.
Otobüslerde 60 yaş kartları yine kaldırıldı. Bu süreç gerçekten karmaşık işliyor. Ben artık liseye geçiş sistemi misali yorulmaya başladım. 60-65 yaşımda tekrar düşünmek istiyorum bu konuyu.
Yazı için veri topladığım dönem içerisinde öğrendiğim en ilgnç bilgi Eshot'un öğrenci kayıt dönemlerinde otogardan üniversitelere gidiş için otobüs koyması. Havalimanında varsa bilmiyorum. Çok tatlı bir hizmet. Ama otogardan çıkıp önce çevre yoluna sonra da tepeden Tınaztepe'ye girmek acı veriyor olsa gerek.
Yıl içinde belli model otobüslerin önünde kırmızı aparatlar ortaya çıktı. Sonrasında öğrendim ki belediye bisikletle yolculuk yapılması için bu aparatları koymuş. Metrodan sonra mantıklı hareket. Bisikletle yolculuk zor iş(hele ki metroda) ama yapmak isteyen belli zorluklarına da katlanmalı. Öte yandan Bisim'in yollarının olduğu yerlerde düzenlemeler yapılması, Bisim yollarının birçok yerde hala tam oalrak belli olmayışı ve Karşıyaka Yelken civarı yolu gösteren zeminin parçalanmış/Sökülmüş olması düşündürücü. Hala çok kolay değil bisiklet kullanmak.
Belediye elektrikli otobüsleirn yanı sıra güneş enerjisinden yaralanmak için belli garajların üstüne Güneş panelleri yerleştirdi. Belediye enerji işini sevmiş anlaşılan. Güzel bir şey.
Yıl içerisinde yapılan İzdeniz memnuniyet anketine göre ise İzmir vapurdan memnun kalmış. Valla ne kadar kötü olabilir ki diye de düşünmedim değil. Kendimi bildim bileli sorunsuz çalışan sistem var orada.
Ayrıca İzmir Metro da yurtdışından teklif almış. İsrail, kendi metro sistemini çalıştırması için teklif götürmüş. İlginç bir durum.
Eshot'ta yayınlanan habere göreyse İzmir, İstanbul ve Ankara'ya göre toplu taşımada daha başarılıymış. Gerek 90 dakika faktörü, gerek de şehrin yapısı bakımından şaşırtmayan bir sonuç. Buna ek olarak, Eshot yeni kurduğu sistemle bütün toplu taşımayı tek sistemde topluyor. Mantıklı olan buydu zaten. Bir başka habere göre ise Belediye trafik sorununun toplu taşıma ile aşılabileceğini söylüyor. Söylediğinde haklı olsa da İzmir'in yollarının darlığını da unutmamak gerek. Orada uygulanacak güçlü bir yol toplu taşıma ile birleştirilirse işte sorun o zaman çözülür.
Belediyenin toplu taşıma için hazırladığı kitapçıkları alıp okumayı seven biri olarak geçen İzmir Metro kitapçığının 81. sayısının 15. sayfasında ilginç bir hata gördüm. Hata mı değil mi tartışırız ama garip bir harita mevcut. İlgili harita, İzmir Metro'nun hizmet verdiği alanı gösteriyor. Metro duraklarının eksik olması bir yana üzerine tramvay hatları ve planları eklenmiş, ama Konak tramvayına yönelik ekleme yapılmamış. Ayrıca renk belirtilmesine karşın lejantta, haritanın tengi yok. Alan küçük anlarım ama çok daha iyi hazırlanabilecek bir harita nasıl böyle olmuş bilemedim.
Son olarak Monoray projesi külfet noktasında sıkıntı çıkaracağı için iptal edildi. Merak ettiğim bir şeydi. Bakalım Belediye Fuar İzmir için nasıl bir çözüm bulacak?
Otobüsle ilgili yazabileceğim birçok şeyi yazdım. Hatta arada diğer bilgileri de çıkarttım. Yazının kuruluş nedeni nispeten otobüs kaynaklı olduğu için ister istemez daha çok yer kaplıyor. Tabi işin vapur ve metro boyutu var. Vapurdan girelim.
Aslında bu sene aklıma İzdeniz ve İzban-İzmir Metro'yu tanıtımını yapmak vardı ama yazı gerçekten çok uzun olacağı için vazgeçtim. Bu anekdottan sonra gemi yönünde de belli değişimlerin olduğunu da söylemeden edemeyeceğim.
Öncelikle yeni üç iskele için başvuru yapıldı. Bunlar Bayraklı Adliye(Bayraklı iptal edilmişti), Mavişehir ve Karataş. Karataş'a ne kadar gerekli tartışılır ama diğer ikisi gayet yerinde. Karataş'a gitmesine yönelik garezim olmamakla birlikte, Üçkuyular, Göztepe ve Konak düşünüldüğünde otobüs durağı tadında iskeleler çıkarıyor.
Öte yandan geçen sene başlayan Foça seferlerinden sonra Urla'ya da seferler başlıyor. Karaburun için de plan vardı sanki. Vapurda da genişleme olması güzel.
Bu arada yeni tip gemilere bindim yıl içinde. Eski gemiler bana hala daha güzel geliyor. Nostaljisinden ziyade çatı katı daha düzgündü. Ferahtı. Şimdi ise daracık balkonu var. Herkes sürekli oraya çıkıyor. Ama asıl esprisi alt katta koltuklarda. Koltuklar rahat. Sesi çıkmayan televizyonlar var. Hiç kimsenin dinlemediği her yolcukta kuralları anlatan ses var(İngilizce seslendireni nereden buldular merak ettim, aksanı ilginç). Bedava internet var. Valla ben bağlanmayı beceremedim. Ama benden kaynaklıydı muhtmelen. Yalnız Wİzmir üzerinden mi bağlanılıyor yoksa farklı sistem mi var bilemedim. Doğrusu farklı sistem olması saçma ama bağlanamayınca düşünmedim değil.
Yeni gemiler daha az sallanıyor ve deniz otobüsü kafasında hazırlanmış. Şikayetçi değilim yeni otobüslerden ama dediğim gibi eskiler daha nostaljik ve ferah. Ne kadar tahta oturakları olsa da.
İzmir'in bel kemiği İzban ve İzmir Metro'ya gelelim. Orada da hareketler sürüyor. İzban Selçuk'a uzatıldı. İzmir Metrosu'na ek olarak Buca(Üçyol'dan) ve Narlıdere Metroları(Fahrettin Altay'dan) gelmesi için çalışmalar başladı. Geçen sene de yazdım ama gelişmeler var.
Narlıdere metrosunda bu yıl temel atılması bekleniyor. Buca'da ise sondaj çalışmaları yapıldı. Belediye istasyonlar için yer bakıyor. Her yer su olduğu için Buca'da işler zorluyor. Eğer olmazsa Seyfi Demirsoy'un kenarında yıllardan beri boş duran tren yolu kullanılacağı konuşuluyordu. İhale sürecine geçildiği için tam bilgim yok ama gelirse çok işe yarayacaktır. Ne kadar ben o zamana dek mezun olup göremeyeceksem olsam da.
Öte yandan iskelelerle birlikte metro girişlerine x-ray cihazları. konuldu. İlk dönem sıkı tutulsa da güvenlik yine seviye olarak düşmüş seviyede.
Ayrıca eskiden zevkle dinlediğim müzikler pek yok. Ses kaydına almak zevkliydi. Yıllardan beri en anlamadığıms es ise metro/banliyö yaklaşırken hoparlörden geldiğini düşündüğüm ray sesi. Görme engelliler için yapılmış olabilir ama her duyduğumda şaşırtır beni.
İzban-İzmir Metro nezdinde çözülemeyen en ilginç sorun kart turnikelerinde. Kartı basarken Güneş'ten ne kadar kaldığını görmek güç. Bazen hayati önem taşıyor bu veri.
Belediye yeni banliyö setleri almış. İçi altın renkli. İnsana kendini Dubai'de hissettirse de kokusu pek hoş değil maalesef. Ama binmeme gibi bir şans genelde olmuyor.
Ve gelelim asıl iki konudan birine. Bu yazıyı yazmaya başladığımdan beri en net çalışmamı yapma imkanı buldum bu yıl. Geçtiğimiz Mart ayında belli işlerden ötürü Ankara'ya gitmesi gereken ben bu sırada Ankara sistemine belli ölçüde göz attım. Her şeyi elbette ki bilemem ama belli ölçüde yorum yapabilirim.
Deniz ulaşımının olmaması belli ölçüde işimi kolaylaştırmakla birlikte iki şehrin gerçekten farklı bir yapıya sahip olduğunu söylemek gerek.
Ankara'da otobüsler İzmir'deki eski sistem gibi ama çok daha uzunlar. Her birinin içinde 671 gizli diyebilirim. Dolan baba dolan modundalar yani. Aktarmayı sevmem ama işleri böyle uzatmak da anlamsız.
İzmir-Ankara arası en büyük farklardan biri kesinlikle ücret sistemi. İzmir'deki 90 dakika sistemi Ankara'da daha farklı işliyor. Bir kere süre 75 dakika. İkinci basımda 1 lira alıyor. Ve iki transfer hakkınız var. Ama Metro kullanılınca sanırım aktarma bedava oluyor. Zira ben Kızılay'dan(Resmi adını söylemek işkence) Ümitköy'e aktarma yaptıktan sonra tekrar otobüse bindiğimde para almadı. Zaten bakiyem yoktu, istese de alamazdı. İki şehrin tam kullanım ücreti 2,50 lira indirimli(öğrenci fiyatı) ise farklı. İzmir 1,5 iken Ankara 1,75.
Diğer fark ise ikinci firmanın işletimi. Bizde nasıl Eshot-İzulaş varsa orada da EGO-Özel Halk Otobüsü(ÖHO diyelim) ilişkisi var. Ancak ÖHO'ya Ankarakart(Neden bizimkiler İzmirim Kart diye zorladıkları belli-farklı olalım) kullanılarak binilmiyor. Biz ilk bindiğimizde bayağı komik bir an olmuştu. İzmir'de eski bilet sistemini bilmem hayatımı kurtarmıştı(Teşekkürler Otobüsüm Kalkıyor kitabı-Teşekkürler Tarık Dursun K.). Biletçi ve bilet var yani. Ama İzmir'deki gibi kutuya atılmıyor. Yolcuya veriliyor. Ama her zaman da verilmiyor. Yaşasın vergi kaçırma. Bu noktada uzun olanları mavi dolmuş, küçük olanları ise beyaz dolmuş olarak adlandırılıyor(Renklerinde kaynaklı).
İzmir'de şikayet ettiğim birkaç şey Ankara'da güzel çalışıyor. Navigasyon sistemi belli noktalarda bozuk olsa da çalıştı mı tam çalışıyor. Ve çok kaliteli. Durakları net görebiliyorsunuz, harita da keza. Ses de düzgün. Bir diğer şikayet ettiğim şey otobüsün nerede kaldığını gösteren direkler. İzmir'deki ledlerin yanı sıra Ankara'da daha modern görünümü var ve daha güzel çalışıyor. İzmir'de çalıştığında bile tek ekrana sığmazdı. Metroda kartı basarken ne kadar kaldığını görebilmekle birlikte yatay değil de dik konduğu için eğilmem gerek.
İşin Metro boyutuna baktığımızda ise ilginç bir yapı söz konusu. "Ankara'da her yol Kızılay'dan geçer" sözü doğruymuş diyorsunuz. 4 metro hattının her birinin bir ucu Kızılay iken diğer ucu çok farklı yerlere gidiyor. Kızılay'da da metro durağında kaybolmamak elde değil. Ama yönü bulmak da zor değil. Arada kesişenler var ama sonları farklı. Ankara Metrosu ve Ankaray olarak ayrılıyorlar orada da. Havalimanına gidişte Metro olmaması üzücü ama o da yapım aşamasındaymış. BelkoAir biraz tuzlu hissettiriyor İzmir'den İzban ile çıkmaya göre.
Ankara'da her hatta çalışan metronun içi farklı. Kimisinde güzergah haritasında led var(led candır), kimisinde ses, kimisinde hiçbir şey yok haritadan başka. Bazen eziyetli olabiliyor. İzmir'de navigasyon iyi çalıştığı için nispeten daha rahatız.
Bir diğer fark ise sitede. EGO'nun sitesi tabiri caizse leş. Aradığınızı bulmak güç güzergah konusunda. Eshot'un sitesi ise bulunmaz nimet. İlk başta bayağı zorlanmıştım ama sonrasında EGO Cep'te uygulamasını görünce neden sitenin kötü olduğunu anladım. Başarılı bir uygulama kesinlikle. Bu arada ESHOT'un da uygulaması varmış. Ona baktım ama EGO'nun uygulamasını daha başarılı buldum. Şunu es geçmemek lazım, ESHOT'un sitesinden her şeyi yapabilirken uygulamaya kim ihtiyaç duyar tartışılır. Her iki uygulamada favori hat-durak belirleme, hat saatlerini öğrenme gibi temel özellikler mevcut. Her ikisinde kartı uygulamaya kaydetme mevcut ama Ankara'da bütün kullanım geçmişi görülebilirken(Belki son bir gündür ama nispeten daha geniş) İzmir'de sadece son kullanım var. EGO'nun uygulamasında aracı harita üzerinden canlı takip edebiliyorsunuz. Bindiğiniz araçla gitmek çok zevkli. Ama iyi internet istiyor. Google Play'de EGO Cep'te uygulaması 23 binden fazla kişi oylamış ve puanı 3,7. Eshot'ta ise 250'den az kişi oylamış ve puanı 3,1. Eshot'un uygulamayı bilen yok sanırım. Site işlevli çünkü.
Online yükleme EGO'nun uygulamada yer alırken, ESHOT'ta yok. Her ikisinin de sitesinden yükleme yapılabiliyor. Sistemlerin çalışma prensibi aynı. Kiosk üzerinden yükleme ise Ankara'da eziyet. Süre sınırı var. Ben beceremedim. İzmir'de gerçekten çok basit.
Son olarak iki yerde de teleferiği denemedim ama Ankara'da daha ucuz. Ama hattın kısa olma ihtimal olduğu için net bir yorum yapmak güç.
Dolmuş sistemi de renkler dışında aynı. Ankara'da sadece biraz daha koyu mavi o kadar. Ayrıca ilçe hatları çok pahalı bazı yerlerde. Bunu Ankara'nın büyüklüğünü bağlıyorum fiziki olarak.
Hangisi daha iyi yorumu yapmayacağım sonuç olarak benimkisi 2-3 günlük bir deneyimdi ama İzmir'de rahat olduğumu gördüm. Ancak Ankara'daki birkaç güzel özellik gelse hayır demem.
Nihayet benim için yılın en önemli konusu aynı zamanda yazıda son ele alacağım konuya geldik. Tramvay. En sonunda Karşıyaka Tramvayı açıldı ve ben de binme fırsatına eriştim ön işletim sürecinde. Bayağı bir not aldım. Bugün de resmi seferlerine başlıyor. Bakalım nasıl bir süreç izleyecek.
Öncelikle bilmeyenler için söyleyelim. 1928-1954 arası Karşıyaka'da elektrikli tramvay vardı zaten. Hatta 1928'den önce de atlı tramvaylar varmış. Ama 1954'te kaldırılmış.
İlk olarak ben durağa nereden gireceğimi şaştım. Zira duraklar daha tam düzenli değildi. Turnikeler öteki taraftaydı ama ben arkadan çimenlikten yürüdüm bindim. Alaybey durağında şöyle bir sorun var. Işıklardan geçip gelenler ters tarafında kalıyor turnikelerin. Öteki taraf da boştu. Durağın etrafı açık olduğu için ne olur kestiremiyorum. Ayrıca duraklar duruma göre küçük bile kalabilir. 285 kişi kapasiteli bir araç var ortada. Belki daha uzun duraklar olabilirdi. Ayrıca gelen tramvay için metrodaki gibi tabelalar var. Duraklarda acil telefonlar yerleştirilmemişti yeri olmasına karşın.
Navigasyon sistemi görünüm olarak hoş. Yuvarlak etrafında duraklar yazıyor ve her durak da biraz daha dönüyor. Güzergah haritasında kapı üstünde led var. Ancak ses gereksiz sert. Duymamanız güç. Motor sesi de kendine göre boyuna göre motor sesi var. Bazı yerlerde eksikler var tabi yine de.
Tramvayın içi bir garip. Tek tekli, iki tekli(karşılıklı), iki çiftli ve tek çiftli olmak üzere farklı koltuklar var. Tekli koltuklarda kenarlarda oluşan boşlukların üstüne de insanlar gayet rahat oturabiliyor. Bazı koltuklar teker üstündeki koltuk misali yüksek. Bu arada koltuklar vs. plastik. Ve sabit tutacaklar burada da var.
Tramvayın dışı da tabi ki modern. Nostaljik görünümlü olsa fena olmazdı demedim değil. Ama ponçik duruyor. Genelde rin tin tin modda giderken yeri geldi mi hızlanabiliyor da.
Tramvayda en ilgimi çeken şey Stop tuşu oldu. Neden koyduklarını anlamadım. Sanırım istediğimiz yerde inme imkanımız var tramvaydan. Ama duraklı bir sistemde bu ne kadar mantıklı tartışırız. Görünce şaşırdım.
Trafik lambaları da tramvaya göre ayarlanmış. Araçlar ona göre sorunsuz hareket edebiliyor. Olması gereken buydu. Özellikle Karşıyaka İskele için önem taşıyor çünkü direkt önünden geçtiği için sorun oluyor çıkana. Bostanlı'da Suat Taşer'in dibinden geçtiği için daha rahat. Zaten liman denize doğru çıkıntı yapıyor.
Sahilde yerler çimenlik ama diğer yerlerde değil. Aslında farklılık olsun diye arttırılabilirmiş. Her türlü iş görüyor ama farklı görselliğe, yeşilliğe kimse hayır demez.
Vatman mahallini görebiliyorsunuz. Arada sadece plastik var. Vatman son durakta en arkadan öne geçiyor ve yola devam ediyor. Vatmanların kadın olarak seçilmesine özen gösterilmiş belediye. İşleteni ise Metro İzmir'e bağlı Tram İzmir.
İsim konusunda gerçekten çok mu düşünüyorlar merak ediyorum ama seçtikleri isimleri nedense hiç beğenmiyorum. Tram İzmir, İzmirim Kart vs. bir garip geliyor ve hoşuma gitmiyor.
Gel gelelim asıl sorulara... Tramvayın kendi yolu var ama ulaşımın bir kısmını rahatlıkla alabileceği için Alaybey'den Bostanlı'ya giderkenki sahil şeridindeki bir şeritlik kayıp(Her noktada değil zaten az bir noktada) çok etkilemeyecek gibi ama uygulamada görebiliriz ancak bunun nasıl olduğunu. İnsanlar bedava diye binebiliyordu şimdi binemiyor vb. nedenler yıl içindeki yoğunluk nasıl etki edecek ulaşıma göreceğiz. İlk haftasında 100.000 yolcu almış sonuçta. Yalnız Bostanlı'ya giderken sahil tarafından alınan şerit yol simetrisi bozulduğu için garip artık yol daha geliyor. Ayrıca Hasan Türker sahasından önceki 100 metreden itibaren başlayan yol çok daralmış. Her iki taraf da bir şerit kalmış. O nokta sıkıntı yaratacak gibime geliyor.
Bu arada ne kadar tramvayın kendi yolu olsa da Tramvay belli dönüşlerde normal yola girse de hemen kendi yoluna girip devam ediyor. Kimileri tramvay aslında normal yola girmeli faydası buradadır dese de belediye bu yolu tercih etmiş. Konak'ta nasıl olacak diye düşünüyorum. Özellikle Şair Eşref kısmı. Orada da son gaz devam ediyorlar. Ama sahilin bayağı deşilmiş gibi. Orada hem kara hem de sahil tarafından ayrı hat gidip birleşip sonra tekrar ayrılacakmış. Tramvay yolu demişken söyleyeyim, Bostanlı sahilinde palmiyelerin yanındaki teller ilginç ama hoş bir görüntü oluşturmuş.
Geçen sene beni en düşündüren kısım ise Alaybey'di. Zira sahilin içine edip paten sahasını kaldırmışlardı. Yeşil katliamı demek güç ama tramvayın varlığı nedeniyle çok zorlamışlar sahili. Büyük ölçüde rayların yanları yeşillik. Ama Muammer Aksoy Park'ındaki çay bahçesinin etrafı tuğla örülüyken hat için bir kenarı feda edilmiş ve yine garip olmuş. Onun 100 metre ilerisindeki parkta ise ailelerin genelde oturmayı tercih ettiği kısım hat için yok edilmiş. Kaldırım kadar boşluk kalmış ray yanında. Arka tarafı olmadığı için bank vs. de koymamışlar. İnsanlar o parkta çocuklarını nasıl oynatacak bilemiyorum. Ayrıca ray hattı sürekli tekli ikili oluyor ve bu da sürekli gir-çık yapmaya neden olmuş. Başta iptal edilip sonra tekrar eklenmesinin nedeni buymuş. Kesinlikle zorlama bir yol olmuş İskele Alaybey arası. Ama alan razı satan razı olacak gibi.
Atatürk anıtı yenileme çalışmaları olduğu için o taraf da dardı ama orası en nihayetinde açılacak. Ondan dikkate almamak lazım.
Tramvay yoluna girmek çok kolay Alaybey'de. Raylar yola çıkana etrafına koruma gelmiyor. Kaza ihtimali doğuruyor bu da. Ne kadar vatmanlar müdahale konusunda rahat ve tramvay yavaş olsa da var bu ihtimal. Hele şu an iskeleye doğru bazen geçecek yer yok. Atatürk Anıtı civarında çalışmalar nedeniyle de aynı. Sadece yere çizgi çekmişler. Diğer yerlerde mini direklerden oluşan bariyer var. İntihar için girilebilir gibi hissediyor insan.
En güzel görünüm yer Cengiz Topel caddesi. Çarşı durağı kısmı İstiklal gibi olmuş. Ama daha güvenlikli hali. Esnafın belki şimdi canı çıkacak uzun vadede kâr getirebilir. Nedeni ise çok fazla kişiyi taşıma potansiyeli oluşu. Ama şu an oraya araç giremiyor. en sıkıntılı yanı da bu olsa gerek.
Tramvay hattı Mavişehir'de AVM'leri turluyor. Mavibahçe ile şimdi yıkılmış olan eski CarrefourSA Mavişehir-yeni yapılacak olan Optimum Karşıyaka(İçine Carrefour koysalar bari) arasından geçiyor, Koçtaş Mavişehir'i de görüp Ataşehir'e doğru yol alıyor. EgePark, Mavibahçe'nin yanında olduğu için durumu iyi ama Çiğli Kipa tamamen dışlanmış durumda. İleride hat Çiğli'ye uzayacaksa(ki uzayacak) muhakkak oradan geçecektir. Ama insanlar ücretsiz servisi kullanmaya devam edecektir. Kipa'nın ve Carrefour'un en büyük avantajı hep buydu. Mavbahçe'de Mustafa Kemal Spor Salomnu demesine karşın Mavibahçe'nin önünde durması garipti. Tamam, spor salonunun önünde kavşak var ama yine de ilginç duruyor.
Yalnız ilk duraktan son durağa giderken şöyle bir durum oldu. Sondan bir önceki durak olan(Ataşehir'e doğru) Çevre Yolu'nda gelen duyuru(ki uçaklardaki pilot ve İzban/İzmir Metro'daki özel duyurular gibiydi) sonucu indik ve tramvay yola devam etti. Ataşehir'deki İzban terminaline gitti sanırım. Bunun da ön işletme seferlerine bağlıyorum.
Bir de tramvaya gelen genel eleştirilere bakalım. Ekşi Sözlük'te adeta savaş çıktı bu konu üzerinde. Oradan bir güzel yararlandım.
Mesela tramvay için öncelikli yer Karşıyaka mıydı? Aslında hayır. Her türlü devam edilirdi. Ayrılan şerit otobüslere de verilebilirdi mesela. Ama Konak da bu açıdan bakınca doğru yer olmuyor. Tramvayın amacı farklı bir soluk katmak olduğundan makul görülebilir. Ama dediğim gibi alan razı satan razı. Metro/İzban olan yere tramvay gerçekten saçma. Dış ilçeler, trafiği daha sorunlu yerler varken orası gösteriş. Gerçekten fark ettim de otobüs terminaline giden metro yok. Dıdısının dıdısı modunda gidiliyor.
Yer altından gidebilir miydi? Aslında mantıklı hem de yol zarar görmemiş olurdu ama sahilden görünüm ve tramvayın içinden olan manzara düşünülünce üstten olmasının nedenini anlayabiliyorum. Buca'da yer altında giden yol yapabilirler. Anca o keser bence.
Sahil genişlemesini engelleyecek mi(Olası doldurma durumunda)? Konak'ta evet, Karşıyaka'da hayır. Karşıyaka'da kıyıdan uzak. Ama İzban Salhane kısmında kesiyor mesela. O eleştirilebilirdi.
İnşaat alanı güvensizdi ve ölümler oldu? Belediyenin bu noktada eleştirilebilecek en sert noktalardan biri. Belediye çok daha dikkatli olmalıydı?
Mavişiehir'de palmiye ağaçları kesildi. Ki belediye biz ağaç kesmeye karşıyız diyordu. Bu da en yapılmaması gereken hareketti. Ama gündeme gelmedi. Belediyenin eleştirilebilecek bir noktası daha. Alttaki linkte ilgili isyan var. Direkt fotoğraf isteyen onun altındakine bakabilir.
İsyan
https://eksisozluk.com/entry/54057230
Fotoğraflar
https://www.facebook.com/duzovalilar/posts/10153262608828863
En son soru olarak tramvay gerçekten gerekli miydi? Aslında ilk soruda kısmen cevabını verdim. Gerekli ama yeri yanlış. Ama işleri kolaylaştırdı mı? Evet. Asıl etkisini yıl içinde gösterecek bu tramvay. Şimdiden kesin konuşmak güç. Ben ön işletim seferleri sırasında bindiğim için pek tabi hatalarımın olması mümkün. Bu noktada ayrıca değerlendirmek lazım.
Tahminim Konak-Karşıyaka tramvay hattının birleşme ihtimalinin var olduğu yönünde ama birleştirmenin teknik olarak şu noktada güç olacağını göz ardı etmemek lazım. Alaybey'den dışarı taşımak çok güç olacaktır.
Gel gelelim yazının sonu kısmına. Bir yıl daha böyle geçti. Eshot yine dediğim gibi ne kadar çalışırsa çalışsın normal araç azalmadığı sürece trafik sadece toplu taşımayla azalmayacak. Alternatif yollar gerekecek. Bayram'ın ertesi günü Eşrefpaşa ile Buca rahattı ama bayram sonrası herkes direkt gelemediği için ileriye dönük olarak trafik olma ihtimali yine yüksek. Ama kötü iş çıkartmadılar. Bakalım ileride ne yapacaklar.
Son olarak okuduğunuz için(başardıysanız) teşekkür ederim. Esasen 3 yazıda anlatılabilecek şeyi tek yazıda anlattım. İleride duruma göre bölebilirim. Ama işin sırrı yılda bir kez yazmamda olduğundan böyle uzun oldu. Her sene böyle uzamaya devam etmez umarım. Hayır yazı o kadar uzunki bilgisayar kasıyor artık.
Sabrınız için yine teşekkür ederim.Serinin önceki yazısı:
Ah ESHOT Ah!!!! - Bölüm 3
http://deliliktir.blogspot.com/2016/07/ah-eshot-ah-bolum-3.html