Kuvvetle muhtemel bu konuya ilişkin yazacağım son yazı olacak. Malum YÖK tercih kararında ısrarcı kaldı. Dün öğleden sonra da tercihler resmen başladı. Aslında daha önce yazmak aklımda vardı ama hem vaktim hem de yeterli bilgim yoktu durumla ilgili.
Öncelikle haftanın en başta sevindirip sonra şaşırtan haberine gelecek olursak, Gediz ve İzmir Üniversiteleri'nin kamulaştırılması kararı alındı. Buna göre Gediz Üniversitesi Bakırçay, İzmir Üniversitesi ise İzmir Demokrasi Üniversitesi adını aldı. Tam böyle güzel, diğerleri de böyle olsun derken eski öğrencilerin yine tercih yapacağı açıklandı(O zaman niye açtılar diye düşünüyor insan?). Söz konusu yeni iki üniversite 2017-2018 eğitim öğretim yılından itibaren eğitime başlayacak.
Şu noktada diğer üniversiteler de kamulaştırılmadığı için öğrencilerin alınmaması mantıklı olarak yorumlanabilir. Ancak iki tanesi kamulaştırılabiliyorsa, diğerleri de kamulaştırılabilirdi ve bu sayede eski öğrencilerin hepsi okullarına dönebilirdi. Kendi önerimi anlatmıştım, kademeli olarak öğrenciler mezun edilip okul kapanmalı demiştim çünkü, ülkede zaten çok fazla üniversite var, azalması daha iyi olabilirdi. Bu noktada kafaya takılan başka bir soru neden iki üniversite de İzmir'den olduğuydu. Ne kadar İstanbul'da da 3 üniversite kapanmış olsa da İstanbul'da zibilyon tane üniversite olduğu için 3 üniversite etkilemezken, 9 üniversiteye sahip İzmir için 3 gerçekten de büyük bir rakam. Bundan dolayı bu tip bir hamle yapıldı bence. Ama'da kalıyor her şey işte.
İşe başka bir noktadan daha bakalım. Söz konusu kapatılan üç üniversiteyi tercih edecek öğrenciler de vardı. Onlar daha farklı tercihler yapmak zorunda kalıp çoğunluğu şehir dışına çıktı. İki üniversitenin kamulaştırılması kararı daha erken uygulamaya sokulup, 2016 yılında üniversiteye girecek öğrencilerin de yararlanması sağlansaydı onlar da mağdur olmazdı. Bu yüzden İzmir'de kalmak isteyip kalamayan birçok kişi olduğuna eminim. Tekrar tekrar söylüyorum, süreç gerçekten kötü yönetildi. Bunun da sonucunu 65 binden çok daha fazla kişi ödüyor.
YÖK tercihler için tarih verdi ve puan ve yerleştirme kılavuzu yayınladı. Genel olarak her okulun giriş senesindeki kontenjanının üçte birine yakın bir kontenjan oranı belirlenmiş. Pek tabi 65 bin öğrencinin yerleşebileceği kontenjan var ancak puan açısından baktığımızda hepsi tercihle yerleşebilir mi? Bu noktada kafalar karışıyor. Çok fazla senaryo çeşidi var. Ben de kendi okuduğum bölüm üzerinden bir senaryo oluşturdum. Sayıları buradan yazacağım ama aynı şekilde hukuk fakültelerine ilişkin toplu bilgileri aşağıdaki linkteki dosyadan bakabilirsiniz. Üşenmedim hepsini ayıkladım.
2015 yılında söz konusu kapatılan üniversitelerin hukuk bölümlerine giren öğrenci sayısı 935. Bu öğrencilerin 95 tanesi %100, 94 tanesi %50, 182 tanesi %25 ve 564 tanesi ücretli olarak okuyor. Onlar için hazırlanmış tercihlerdeki kontenjan sayısı 4208. Bunların 2612'si devlet üniversitelerinde, 1596'sı özel üniversitelerde. Buraya kadarki kısım tespitti. Şimdi biraz daha ihtimaller üzerinde yoğunlaşalım. Bu kısım fazla karışık.
Şimdi bu son kılavuzda üç üniversitenin hukuk bölümünün hukuk puanı yok. Bunlar Bahçeşehir, Okan ve Maltepe Üniversiteleri. Bu bir kenarda dursun. Öte yandan kapatılan üniversitelerde en kötü puana sahip Zirve Üniversitesi(Ücretli-322-136 kişi). Teoride şöyle bir durum söz konusu. Yukarıdaki üç üniversite adı veya ortamı oldukarı için dolabilir, Puanı Zirve Üniversitesi'ne yakın(ama daha düşük) olan diğer iki üniversitenin -ki bunlar Çağ ve Yeni Yüzyıl üniversiteleri- kontenjanları dolabilir. Kılavuza göre öğrenci hiçbir yere yerleşemezse en düşük puanlı veya puanına en yakın yere atanacak. Burada da kontenjan aşımı söz konusu olacak yani duruma göre. Kontenjan kelimesine takıntılı oldum bu olaylar başladığından ama eğer sizde sınıftaki sıra sayısının öğrencilere yetmediği bir sınıfta olsaydınız bundan neden yakındığımı anlardınız. Bunu da sadece kendi fakültemi düşünerek değil, tüm bölümleri ve fakülteleri düşünerek yazıyorum.
Konuya dönersem, kabul ediyorum ütopik bir senaryo. Sonuç olarak herkes taban puandaki puanı almıyor. Ama taban puana doğru olan potansiyel yığılmaları göz ardı etmemek lazım. Hatalı tercihlerin veya seçilebilecekken seçilmek istenmeyen üniversitelerin daha garip sonuçlara ulaştırma potansiyeli de var. Yine yukarıdaki paragrafın son kısmı ile benzer noktaya varacağım için daha fazla uzatmayacağım bu kısmı.
Ya boşver, özel öğrenci statüsü var millet bir boşluk yakalar 24 tercihte kaçırmak zor demek, buradan kaçış yolu sağlayabilir belki. Ama orada da kontenjan olacak. Ama tercih ile kaç öğrenci gelecek? Özel öğrenci kontenjanı buna göre mi belirlenecek? Sanırsam bu şekilde olacak. Yoksa bu konuda net açıklama olurdu. Kontenjan-tercih=özel öğrenci kontenjanı formülünü kullanalım.
Burada da İzmir senaryosunu devreye sokalım. İzmir'de kapatılan okulların hukuk bölümüne 2015 yılında giren öğrenci sayısı 265. Bunları sadece 14'ü çok çok iyi bir puana sahip. Bu 14 öğrenci dışındaki hiçbir öğrenci Dokuz Eylül'ü tercih edemeyecek. O 14 öğrencinin çoğu da Dokuz Eylül'ü tercih etmez bence. 4 tanesi geldi desek. Dokuz Eylül'ün kontenjanı oldu size 150. Yaşar ve İzmir Ekonomi üniversitelerinin kontenjanları toplamı 88. Bu ikisinin dolduğunu varsayalım. Şu an boşta kalan öğrenci sayısı 265-88-14= 163. Bunun üstüne İzmir dışından da dönen olabilir. Fazla olmazlar kanımca. Yuvarlatmak adına 2 diyelim onlara da. 5 tanesi İzmir dışına çıktı diyelim(Rakamları çarpıtmıyorum, çok az öğrenci şehir dışından %50 vs. için geliyor). Şu an 10 öğrenci fazlamız var(150 kontenjan 160 öğrenci).
Kılavuz yeni sınıf açılabilir diyor bu durumda. Bu sınıf nereye nasıl açılacak? Dokuz Eylül'e açılırsa trajik olur. Bizim sınıflarımızda 250 kişi var. Açılacak sınıf için avantajlı bir durum yaratır bu. Doğrusu öğrencilerin sınıflara eklenmesinde yeni sınıf açılsın daha iyi. Bunu onları dışlamak adına söylemiyorum, sıra sayısını göz önüne alarak söylüyorum. Formulün yanlış olduğunu düşündüğümüzde daha da arttırılacak kontenjan -olursa öyle olur- o noktada sorun bırakmaz ama kesinlikle yeni sınıf açılmasına neden olur. Diğer üniversitelerde de benzer durum olacaktır muhtemelen.
Bu arada hatırlatırım ben hesabımı sadece hukuk fakültelerini düşünerek yaptım. Kim bilir diğer bölümlerde neler oluşabilir? Bunlara girersem bu yazı değil kitap olur.
Bu konudaki diğer bir soruna gelecek olursak, derslerin saydırılacak olması konusunda geçen yazıda ne diyorsam hala aynısı geçerli. Erasmus ve Farabi'dekileri geçtim, özel statüde okunulan okul ile, yerleşilen okul arasında olabilecek çok çeşitli farklar olursa ne olacak(Bunlara önceki sefer değinmiştim)? Tarihin en ilginç ve bana kalırsa en zorlama uygulaması var karşımızda. Bu noktada kendimi tekrarlayacağım ama daha kolay çözüm varken bu kadar zorlamak niye? İşte zaten insanı geren nokta bu.
Kimi insanlar tercihin kamulaştırmadan daha iyi olduğunu söylüyorlar. Böylece potansiyel fişlenmenin önüne geçilecek. Özel sektör adına söylenen bir şey bu tabi. Yoksa devlet bazında fişleme olacaksa her türlü olur maalesef. Belki bu durumdan dolayı kamulaştırılan üniversitelere eski öğrencileri alınmamıştır. Bu noktada çözüm önerim devletin öğrencilere destek çıktığını gösteren bir açıklama vs.'de bulunup öğrenciler üzerindeki olumsuz izlenimi kaldırmaya yönelik çalışmada bulunması lazım. Söz konusu durumda garip gelebilir ama uygulanırsa başarı oranının yüksek olacağına inanıyorum.
Bu yazıları yazarken sorunun birbir türlü çözümünün olduğunu biliyordum pek tabi ama uygulanacağı açıklanan çözümünün çatlaklarını her gördüğümde burada yanlış bir şey olduğunu düşünerek yazdım bu yazıları. Esasında bu çözüm belli bir kesim öğrencinin gayet ve gayet işine geliyor. Ama kararı istemeyen de büyük bir kesim var. Tabi bunu sadece garantörü istiyorum demek yetmiyor(ki çoğu daha farklı nedenler sürüyor). Sonuç olarak burada hukuksuz bir eylem yok esasında. Ne kadar Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliği garantör sistemini öngörse de, 667 sayılı KHK YÖK'e çözüm için her türlü tedbiri alabilme yetkisi veriyor(bu duruma özgü olarak). Bunu göz önüne alırsak YÖK de pek kararından dönmeyecek gibi. Bu yüzden temennim, umarım bu süreç sonunda hiç kimse -ama hiç kimse- mağdur olmaz ve bir nesil katledilmiş olmaz.
Önceki yazınının linki:
http://deliliktir.tumblr.com/post/148792099868/%C3%B6zelden-devlete-idi-b%C3%B6l%C3%BCm-2
http://deliliktir.tumblr.com/post/148792099868/%C3%B6zelden-devlete-idi-b%C3%B6l%C3%BCm-2
Hukuk fakülteleri ile ilgili notlar:
https://drive.google.com/file/d/0Bx8y9QqWAWWnY1diNTRuTTJqbmc/view?usp=sharing
https://drive.google.com/file/d/0Bx8y9QqWAWWnY1diNTRuTTJqbmc/view?usp=sharing