Geçtiğimiz hafta kapatılan üniversitelerin hangi devlet üniversitelerine devredileceği açıklanmış ve sonrasında ortalık karışmıştı. Ben de yine bir şeyler yazmıştım(http://deliliktir.tumblr.com/post/148192410643/%C3%B6zelden-devlete) Devlet üniversitelerindeki birçok öğrenci karara hashtag'ler ile tepkilerini ortaya koymuştu.
Dün YÖK yeni bir açıklama yaparak kapatılan üniversitelerin öğrencilerinin yeniden tercih yapacağını duyurdu. Ortalık bir kez daha kızıştı. Bu kez taraflar değişmiş, hashtag'ler ile savunma yapan kapatılan üniversitelerin öğrencileri olmuştu.
Önceki yazıda olduğu gibi tarafların birbirlerine hitaben neler söylüyorlar geleceğim ama öncesinde belirtmem gereken bir şey var. Aslına bakacak olursak gerek KHK gerek YÖK'e göre kapatılan okulların öğrencileri devlet üniversitelerine devredilmeli. Garantör üniversite sistemine göre böyle(ben de benimsemiyorum ona da değineceğim). W vakıf üniversitesi kapatıldıysa garantörü olan é üniversitesine geçer öğrenciler. Ancak her kanunda yapılabileceği gibi uygulamaya yönelik yoğun bir tepki ortaya konmasıyla kanun koyucuya geri adım attırılabilir. Dünkü açıklamanın şekli de buna uyuyordu. En başından beri söylüyorum, kötü yönetiliyor durum. Her şekilde bir mağdur çıkıyor.
Şimdi gelelim kim kime neler söylemiş. Geçen sefer özellerden başladım bu sefer devletten başlayacağım. Devlet üniversitelerindeki öğrencilerin çoğu kararı en adil karar olarak yorumladı. Böyle olmalıydı dediler. Öteki türlü ödüllendirilecekti, şimdi biraz cezalandırılacak denildi. Yani birçok kişi karara sevindi.
Özel üniversitelerde ise durum olması gereken bu değildi, biz devlet üniversitelerine nakledilmeliydik, mağdur edilmeyeceğimiz söylendi ama mağdur ediliyoruz, bütün hayatımız, düzenimiz, hayallerimizle oynanıyor denildi.
Ben en adil olduğu görüşüne katılmıyorum bu kararın. Kendi çözümümü aşağıda anlatıyor olacağım ama dediğim gibi en adil bu değil. Özellerin olması gereken mantığını yukarıda açıkladım ama düzen konusunda onlara katıldığımı belirtmeliyim. Bir anda her şey altüst oluyor. Gerçekten sıkıntılı bir durum. Tercih yapılacağı söylendikten sonra bu iyi mi kötü mü diye düşündüm dün gece. En sonunda bir karara vardım. Zaten bu yazı çıkıyor ortaya(Ne kadar öncesinde de birkaç yerde yazmış olsam da).
Özellere de tepkim var, mağdur oluyorlar ama bir Polis Koleji değiller. Polis Kolejleri kapatıldığında hepsi sorgusuz sualsiz Kamu Yönetimi'ne gönderildiler. Ben kimsenin bir şey dediğini hatırlamıyorum. Ben bunu bilseydim tepki koyardım. Zaten oradakilerin çoğu sınava yeniden hazırlandı(Zaten zeki adamlar normal). Çok daha iyi yerlere gittiler. Ben de bu sene birkaç sınıf arkadaşımdan öğrendim mesela(Polis Koleji'nde okumuş). Özellerin gerçekten mağdur olmamaları için çaba var ama YÖK'e yağan mesajlar da var. YÖK baskıdan dolayı garip kararlar alıyor.
Şimdi bir konuda açık olacağım tercihlerin iyi yanları yok değil. Devlete gidecekken özele gidip pişman olan adam için, gittiği bölümü sevmeyen için güzel bir durum. Ama 65 bin kişinin kaçta kaçı böyle? Fazla olduklarını düşünmüyorum. Bence "sadece" tercih olacaksa kontenjan sayısı doğru ayarlanmalı ve taban puanı konusunda düzenleme yapılmalı. Böyle birçok kişi mağdur olmaktan kurtulur.
Birçok kişi aynı ilde kalmak için özele gitti. Sadece zenginler değil, orta halli birçok kişi de var yani. Burun kıvıran her türlü gelmez.
Gel gelelim çözüme Önceki yazıda çözüm yollarını üstünkörü geçmiştim, bu sefer detaya inelim. Bana göre olması gereken söz konusu okulların adı değiştirilmeli. Ama yeni isim Garantör Üniversite'ninki olmamalı. Ama bu adı değişen üniversite üniversite Garantör Üniversite sorumluluğunda olmalı. Böylece hem eski üniversiteler tarih olur, hem de garantör üniversite işini yapar(kurala uyulur). Adı değişen okullar öğrencileri bitene kadar açık kalmalı. Sonra malları devredilir garantöre. Aslında devlet kamulaştırabilir ama üniversite sayısının azalması bence daha iyi olur gibi. Akademik kadro da hem garantör üniversiteden, hem eski öğretim görevlilerinden hem de yeni açılan kadrolarla tamamlanmalı. Hem kayyum yok, hem eski üniversitelerden eser yok, hem de herkes(ama herkes) mutlu. İsteyene yatay geçiş vs.'de kolaylık sağlanmalı.
Yatay geçiş demişken, orada taban puan kaldırılmış. %100 burslular için iyi haber, onlar rahat geçiş yapabilecek ama kontenjan gereği diğerlerinin işi zor olacak. O yüzden tercih konusunda düzenleme olmalı dedim.
Tercihlerden de bahsetmişken, orada bilgi kıtlığı var. Tercihler ne zaman olacak, kontenjan nasıl ve neye göre belirlenecek? Madem tercih olacak garantör mevzusuna ne oldu? Ek soru: Polis Kolejleri için bunlar yapılmadı? Birçok şey açıklanmalı. Ne olacağını zaman gösterecek ama ben bir kez daha bu konuda yazmak istemiyorum.
Garantör üniversite sistemini yukarıda benimsemediğimi yazdım. Nedeni ise özellikle son sınıf öğrencilerle ilgili. Bu adam o kadar sene bir yerde okudu, son sene okulu değişti diye oradan mı mezun oluyor yani? Diplomada belirtilse bile bence garip duruyor. Yatay geçişlerin son sene yapılmadığını hatırlatırım. Bana göre devir en fazla 4 yıllıklar için 3. sınıfa geçen, 6 yıllıklar için 4. sınıfa geçerken olmalı. Diğerleri tam devredilmemeli, özel statüde eğitim görmeli.
Puan konusunda birçok kişinin aksine derdim yok. Önceki yazıda anlattım. Adam parasını verecek okuyacak(şun belirtmem gerek bence devlet üniversitesi parayı kendi seçmeli yoksa kendisi de mağdur olabilir), diploması bile eski okulu da olduğu için ona göre düzenlenecek. Devlet Üniversitesi'nde niye özel gibi iş olsun derseniz Garantör Üniversite neden var diye sorarım size. Ben yapmadım bu sistemi. Olan bu. Ve şunu da atlamamak lazım, mesleğe yatkınlık YGS-LYS puanı ile değil, kişinin kendi anlayışı ile olur. Sıanv sisteminin varlığını eleştiremem yoksa bu yazıdan da çok yazarım o konuda ama herkesin hayalleri var. Daha da ötesinde herkesin bir hayatı var. Bu yüzden tavır almadan önce düşünmek önemli.
Yazının sonuna gelirken ileride karar değişir mi bilmem ama umarım herkesin memnun olup, kimsenin mağdur olmayacağı bir sonuç ortaya çıkar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder